Kayıtlar

Aralık, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ŞAH HATAYİ

Resim
Ne devleti.. Ne de hükümdarlığı.. Asırlardır ayakta kalan eserleri ve öğretisi ile Şah İsmail;  Şah İsmail Hatayi  (Ebu'l-Muzaffer Bahadır el-Hüseynî) (d. 17 Temmuz 1487; Erdebil, Akkoyunlular - ö. 24 Mayıs 1524; Erdebil, Safevî Devleti) Safevi Tarikatı’nın lideri ve Safevi Devleti’nin kurucusu aynı zamanda da ilk hükümdarıdır.  Şah İsmail, ‘’Hatai’’mahlasıyla şiirler yazmıştır. Zor şartlar altında geçen çocukluğu şair kimliğinin oluşmasında büyük katkı sağlamaktadır.    Aruz ve heceyle yazdığı şiirlerinde Azerbaycan edebiyatının en güçlü temsilerinden olduğunu söyleyebiliriz. Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri Anadolu'da yetişen Tekke edebiyatını da etkilemiştir. Şah Hatayi'm der varılmaz Varılırsa da gelinmez Rehbersiz hiç yol bulunmaz Buldum diyen yalan söyler   Alevi-Bektaşi kültürüne katkısını şiirleri ve nefesleri ile sunmuştur. Yunus Emre ve Pir Sultan Abdal’dan sonra bu kültürde yer alan önemli isimlerden biri olmuştur. Anadolu Aleviliğine olan katkısı...

PİR SULTAN ABDAL

Resim
Pir Sultan Abdal 16. Yüzyılda yaşamış, Alevi-Bektaşi-Türk Halk şairi ve ozanıdır. Tarihi kaynaklarımızda Pir Sultan Abdal  hakkında net bilgi bulunmamaktadır. Sivas'ın Yıldızeli ilçesine bağlı Banaz köyünde yaşadığı, asıl adının Haydar olduğu ve Peygamber soyundan geldiği şu mısralarından anlaşılmaktadır. “O ruh girdi bana Haydar dost dedi Yaradandan nasîbini istedi” * “Pir Suttan Abdal'ım destim damende İsmim Koca Haydar neslim Yemen'de Garip başa bir hal gelse zamanda Orda her kişinin dostu bulunmaz’’ Halk arasında kulaktan kulağa yayılarak bugün bize kadar ulaşmış olan söylentilere göre Pir Sultan Abdal, çocukluğunda koyun çobanlığı yaparmış ve bir gün rüyasında bir elinde bade, bir elinde elma olan nur yüzlü bir adam görmüş. Kendisine uzattığı bâdeyi içmiş ve elmaya uzandığı anda adamın elinin içinde bir ben olduğunu fark etmiş ve onun Hacı Bektâş-ı Velî olduğunu anlamış. Hacı Bektaş’ın “Pir Sultan” mahlasını verdiği ve şöhretinin her tarafa yayılmasını, sazının üstüne...

İÇ KONUŞMALARI - VIII.

Resim
Bana diyorum, yeni bir şeyler anlatsan. Üzerine kafa yormamıza gerek kalmayacak kadar sıradan olsun ama. Bana bir şeyler anlat ki ben rahatça susabileyim. Çünkü artık gelmiyor içimden anlatmak bile. Sorulardan, yargılardan, aklım üzerine yürütülen akıllardan kendimi koruyorum. Bu bana ev gibi hissettiriyor. İçine kimseyi almadığım, aynadaki aksimin hüküm sürdüğü ve rutubet kokusunun ebediyete kadar gitmeyeceği evimdeymişim gibi. Bana hızla değişen ekonomik buhranları anlatma ve hayallerini, yapmak istediklerini anlatma. Kimsenin hayallerine ortak olmak istemiyorum. Yeniden tanımak, tanıdıklarını sakınmaktan daha zor geliyor bana. Bana ağaçların gölgesinde durup serinlemek isteyecek kadar kurak bir yoldan geçtiğini anlat. Bana dağlardan ve patikalardan ve kışın buza çalan soğuk rüzgârdan bahset.  Bana kitaplardan, şairlerden bahsetme. Artık ortak noktalardan pek hazzetmiyorum. Her şey büyük bir riyakârlıkla gözüme batıyor. Dünyevi zevklerden ve maddi erişimden kaçabilmek bu denli zorken...

FUZÛLÎ

Resim
 'Ger derse Fuzûlî ki “güzellerde vefâ var” Aldanma ki şâir sözü elbette yalandır.' DİVAN ŞAİRİ  “Mehmed bin Süleyman el-Bağdadi”  Türk Edebiyatının büyük şairlerinden  Fuzûlî'nin  a sıl ismi Mehmed bin Süleyman’dır. Doğum yılı kesin olarak bilinmemekte ancak bazı kaynaklar 1480’li yıllarda Kerbela’da doğduğunu söylemektedir. ‘şahsi üstünlüklere ait’ manasına gelen  Fuzûlî'yi mahlası olarak kullanmıştır.  Fuzûlî’nin gençlik dönemine ilişkin bilgiler mevcut değildir. Lakin eserlerinden iyi eğitim aldığı, İslami ilimlere hakim olduğu, İran edebiyatı, hendese (geometri), hikmet(bilgelik) ve tasavvufla ilgilendiği anlaşılmaktadır. Sıhhat u Maraz  eseri tıp bilgisi olduğunu da göstermektedir. Şii mezhebine bağlı olan Fuzûlî’nin tüm hayatı Hille,Bağdat, Necef, Kerbela çevrelerinde geçmiş ve 1566 yılında çıkan bir veba salgınında vefat etmiştir. Kerbela’da Meşhed-I Hüseyin (Hz. Hüseyin’in türbesi) karşısında bulunan türbenin Fuzûlî’ye ait oldu...

KUL HİMMET ÜSTADIM

Resim
  KUL HİMMET    (Tekke Şairi / 16. Yüzyıl)   Kul Himmet'in Tokat’ın Almus ilçesine bağlı Varzıl/Görümlü köyünde doğduğu bilinmekte ancak doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Asıl adının İbrahim olduğu ve tahminen  bundan yüz sene evvel öldüğü söylenmektedir. Tekke-Tasavvuf edebiyatında Alevi-Bektaşi geleneğine bağlı olarak yazdığı pek çok şiiri bulunmaktadır. Kul Himmet'in  İnancından dolayı çileli bir hayat geçirdiği ve  zindana atılmış olduğu bilinmektedir. Alevi toplumunda kendisi Kul Himmet adının yanı sıra “Goca Gül Himmet” olarak da anılırdı. Kul Himmet  nefes, destan, düvaz imam ve ağıt türlerinde eserler vermiştir. Şiirlerinde "Kul Himmet" mahlasını kullanmıştır. Eserleri aldığı tarikat ve tekke eğitiminin kuvvetini insaların gözleri önüne sermektedir. Edebiyat bilgileri, İslam tarihi, evliya menkıbeleri, tarikat kuralları gibi yaşadığı dönemin bütün bilgi ve donanımına sahip olduğu anlaşılmaktadır. Şiirlerine güçlü bir...