İç Konuşmaları -VI

  Sabahın dördünde uykumdan uyanıp dinlediğim o şiir, kör karanlıkta gözümü bile zor açıyorken duymaya ihtiyaç duyduğum o şiir,

Anlaşılmayı ve normal karşılanmayı beklemediğim o an,

Absürt ve gizemli olanı içimde normal kıldığım ve halimden memnun olduğum, bu benim kendi hazinem

Ama,

Ama biz gurbetin insanlarıyız. Yazıdan anlamak yazgımızın temeli. Gurbet türkülerinin sözlerini inci gibi dizmek ardı sıra, hep bir pencere pervazı hep bir kapı eşiği.. hâlbuki yolu belli izi belli - hoş gidemedikten sonra avucunun içi olsa memleket ne fayda- 


Yerine, yurduna kavuşsaydı insan hiç medet umar mıydı duyacağı bir çift sözden? 

Anlaşılması zor bir insan olmanın yükünü anlam aramayan ne bilsin. Bunlar kuru sözlerin mübalağa dolu  hissiyatları.


Birbirimize hiç benzemiyoruz.

Birbirimize ne kadar da benziyoruz.


Aynı şeyleri hissedip farklı cümlelerle aynı dili konuşur mu insan? Konuşamaz deme. Bazen aynı şeyleri hissedip farklı cümlelerle susar da insan.

Belli bir eşikten geçip de belli bir yaşa geldikten sonra, insanın gidip annesinin dizinde ağlayamaması da gurbet midir? 

Çocukluğunda hatırladığı bir an sırf burnunun direğini sızlatıyor diye burnunu çeke çeke ağlaması, o anı ve o anda olan insanları bir daha göremeyecek olması da bir gurbet midir?

İnsanın aynada gördüğü aksine bazen dargın bazen mahçup bakması peki?

Şükür etmek için ellerini açtığı yaradandan sükunet dilemesi, gurbet midir?


Ama her koşulda, şartlar ne olursa olsun, hisler ne olursa olsun, konular değişsin, fikirler çatışsın fark etmeksizin kalbini sıcacık ve temiz tutması, iyiliğini ve güzelliğini dilemesi, varlığına şükür etmesi gurbet midir?


Gurbet insanın yüzünü ne zaman güldürür peki? 


Bak bahar kapıda. Çiçeklerini açtı kiraz ağaçları. Kış geçip yollar açılınca gurbet biter mi?




"Yazgım,


kendi avucumda seyretmek kırgın aksimi" 


(İsmet Özel)













Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Denize dökülen bir pınar gibi,

Kanadın da kaderi kırılmak,

Tanıdığım bir ağaç var,