Uğramaz olmak,

İçine doğduğumuz evlerden çıkıyoruz da o evler bizim içimizden çıkmıyor. Öyle zamansız bir sürüklenme ki bu ucu bucağı olmayan açık bir denizde amansız bir dalgalanma sanki. Ara ara durulan bu deniz göğsümü genişletiyor. 


İnsanla insan arasındaki meselenin kilometrelerle ölçülemediği bir vefa çağı bu. Yola çıkmak için attığın o ilk adımın yükünü seninle paylaşmak isteyenlerin çağı. - hâlbuki biz durmaksızın yürüyoruz bu tanıdık yollarda-


Sonra dedim ki, hayat yeniliğe gebedir. Yeni sevinçler doğurmak mümkün. Yol ayrımlarında denk geleceklerimizdedir belki de yolun amacı. Bazen amaç için çıkamazsın yola, çıktığın yol seni amacına götürür.

En zor olan o ilk adımı atmaktır. İlk adımını kapının eşiğine attığın an çıktın oradan. Ve çıkınca anladın, yolun üzerinde olmak yolu yürümek değildir. Yürüdüğün yolda yanından eksilenler olacaktır, sana yetişemeyenlerle senden vazgeçenlerin arasında bir yerde; iyiyle kötünün tam ortasında, yani arafta.


Yalnız yürüyen kendi türküsünü tuttursun. Kaldırsın başını asfalt soğukluğundan. Hem beraber yürüyelim demenin nesi yanlış? 

Bağıra çağıra geçsin sıra dağların eteklerinden. 

Kim bilir belki de göç eden leyleklerdir yol arkadaşları. 




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Denize dökülen bir pınar gibi,

Kanadın da kaderi kırılmak,

Tanıdığım bir ağaç var,