2 Temmuz 1993

Hâlbuki ateşin içinden geçmeye gönlü yoktu kimsenin,


Akarsuyum yansam da

Kül olup savrulsam da

Bazı bazı gülsem de

Yine gönlüm hoş değil

*


*


Yüzyıllardır üzerinde yaşadığımız topraklarda çok iz bıraktık. Gül dalında biten diken de bizdik goncasına ağıt yakan bülbül de.


Ateş kelimesinden gelen Alevilik Ali’ye bağlı olanı, onun yolundan gitmenin manasını taşımaktı ama bize o ateşle diri diri insan yaktıklarını izlettiler. Korkunç bir güruh, bir avuç insanın ilminden, sazının telinden korkmuş ve onları yok etmenin korkunç sevinciyle coşkuyla bağırıyorlardı. Hatırlamak için görmek şart değildir. Temmuz 1993 hafızamın en karanlık köşesinde, inancımın gücünün altında ezilerek yaşamaya devam ediyor. 


"biz o otelin içinde değildik, ama otel bizim içimizdeydi.."

Hepimizi ateşe attılar..


Siz zannediyorsunuz ki yanmak gelip geçicidir. Eli ateşe değmeyen ne bilsin sevdiğinin külünü. 

Kırk tabuttan ağırdır bir kavanoz kül. 

Kanla beslenmiş bu toprakların üzerine yeni şehirler inşa edilecek, yıllar peşi sıra geçecek, nesiller değişecek lakin hiçbir zaman çiçekler yeşermeyecek. Çünkü kanlı topraktan gül kokusu beklemek umut değildir. 




*“Yaşamak görevdir bu yangın yerinde

Yaşamak, insan kalarak”



Dört kapıdan geçtik. Han kapısı desen değil, el obası desen değil. Üzüm hoşafından bir bade alana, başladı erenlerin düğünü. Anlamazlar ya Hak! Döner dururuz senin kainatının ekseninde. Döndükçe aşk tutarız, can buluruz. En büyük aşk, sana uçan turna kuşunun yoluna düşüşümüzdür. Hangi insan ki severse bu cihanı, sen var ettiğin içindir. İçinde kin tohumları olanlardan koru ya Hak! Onlar ki iflah olmazlar, akıl erdiremezler sevgiden içeri. Oysaki senin cennetinden taş çalanlardır nifak tohumu ekenler. Kardeşi kardeşe kıranlar. Dirliğe sırt dönenler. Bize kara çalanların günahı kime kesilecektir, sen bahşet de su serpilsin şu sefil yüreğime. 

Kırk parçaya bölünmüş yüreklerimize şifalı sularından ver, ver de niyaz olalım aşkının yolunda. Başlasın uluların divanı…





**"Ölsem ayıptır, sussam tehlikeli

Çok sevmeli öyleyse, çok söylemeli."







* Ataol Behramoğlu

**Metin Altıok 






Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Denize dökülen bir pınar gibi,

Kanadın da kaderi kırılmak,

Tanıdığım bir ağaç var,