Kayıtlar

Temmuz, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İç Konuşmaları -II

Resim
 Herşey bir boşlukta savrulurken tutunmaya çalışma mücadelemiz gibi, Yeniden başlamak mümkün, her şeye yeniden başlamak zorunda kalanlar için. Ve kışın ellerim çok üşüyor diye bana seneler evvel aldığı eldivenleri aradım fakat bulamadım. Deliler gibi gülmeyi seven bir avuç insanla bir odada saatlerce sustuğumuz günlerimiz oldu sonra. Bu metafor işini sanat filmlerinde bırakmalıydık , dedim duymadılar. Kendi gezegeninin yıldızı hepsi. İsimlerin anlamları üzerine konuştuğumuz bir sohbette söylemiştik, kim biliyor hangisinin en güzeli olduğunu da karar veriyor diye. İyi o zaman isim koymayalım mı çocuklarımıza? -Kendini henüz büyütememiş bir insan sorusuydu bu, yanlış anlamayın- Ben, dedim kuşları kıskanıyorum , o denize imrendi, bu dedi ki keşke kök salan bir ağaç olsaydım ve dallarıma çıplak ayakları ile çocuklar tırmansaydı ama kesin birileri gelip ateşe verirdi beni, vazgeçti Anlam beklemek duyduğumuz herşeyden ve uyum sağlamak ve bir ahenk içinde olmayı ummak akışkan durumlard...

Tek Sayfalık Hikaye (Bölüm 2)

Resim
  'kendi katarında yol alanların güneşi ufukta batmaz imiş,' cümlenin devamını getirmeden kitabı elinden bırakıp, perdesinin uçuştuğu cam kenarına geçti. Alışkanlıklarından vazgeçmeye çalıştığı bir dönemde, okuduğu cümleleri ilk okuyuşta anlaması oldukça güçleşmişti. Camın pervazına yasladı bedenini. Gün batmış, dedi kendi kendine. Bunun bir önemi olmadığı halde sesli düşünmeyi tercih ederdi. Manası olmayan sesli cümleleri son zamanlarda artış göstermişti. Sokağı uzun ve boş bakışları ile bir uçtan diğer uca süzdü. Kalabalık kendi inine çekiliyordu. Siz buna el ayak çekiliyordu deyin. Sanki sokağın ortasında siyahi birini asmışlar. Beyazlar ülkesinde aykırı olanın katli dikkat çekerdi, diye düşündü. Belki de şu uzaktan izleme işini bırakıp aralarında gezinmesi gerekirdi. Kim bilir bir sokak müzisyenini dinler, es kaza birine çarpar, bir başkasına yol tarif ederdi. İnsan olmayı özlediği günlerden geçiyordu. Evden çalışma işi onu olduğundan asosyal hale getirmişti. Ve başlarda ...

İç Konuşmaları - XXIX

Resim
  Aklımın bir köşesinde sürekli kurduğum hayalleri oynatıyorum. Elimde değil. Her detayı ile gözlerimin önündeler işte. Gerçek olduğu her an için sevinç çığlığı atacağım günlerin gelmesini sabırla, inançla bekliyorum. Bir baharı çoktan hak ettim, biliyorum. Canıgönülden diliyorum. Üstelik küçük dünyaları ben yarattım düşleri de değil bunlar. Sahile iki sandalye mi atmışız, aynı evin balkonunda yanyana mı durmuşuz, mutfakta sarmaş dolaş olmakta dahil buna arabada, sessiz ve gergin ama aynı varış noktasına giderken yola bakmakta.  Aslını sorarsanız bizim yaşamla en büyük problemimiz bu. Kendimizi anlatmak için o kadar çabaladık ki hayatta tek gayemiz birilerinin bizi gerçekten anlamasıydı. Bu dünyadan öyle hiç anlaşılmadan, hiç saçları okşanmadan gitmeye gönlü yok kimsenin. Bir yerden bir yere taşınarak geçen bu kısa ömrümde yeniden başlangıç noktasına döndüğüm günlerden biriydi. Gece karanlık ve ıssız. Öylece durup yeniden kurmaya çalıştığımız ve yarıda bırakmak zorunda kaldığı...

2 Temmuz 1993

Resim
Hâlbuki ateşin içinden geçmeye gönlü yoktu kimsenin, Akarsuyum yansam da Kül olup savrulsam da Bazı bazı gülsem de Yine gönlüm hoş değil * * Yüzyıllardır üzerinde yaşadığımız topraklarda çok iz bıraktık. Gül dalında biten diken de bizdik goncasına ağıt yakan bülbül de. Ateş kelimesinden gelen Alevilik Ali’ye bağlı olanı, onun yolundan gitmenin manasını taşımaktı ama bize o ateşle diri diri insan yaktıklarını izlettiler. Korkunç bir güruh, bir avuç insanın ilminden, sazının telinden korkmuş ve onları yok etmenin korkunç sevinciyle coşkuyla bağırıyorlardı. Hatırlamak için görmek şart değildir. Temmuz 1993 hafızamın en karanlık köşesinde, inancımın gücünün altında ezilerek yaşamaya devam ediyor.  "biz o otelin içinde değildik, ama otel bizim içimizdeydi.." Hepimizi ateşe attılar.. Siz zannediyorsunuz ki yanmak gelip geçicidir. Eli ateşe değmeyen ne bilsin sevdiğinin külünü.  Kırk tabuttan ağırdır bir kavanoz kül.  Kanla beslenmiş bu toprakların üzerine yeni şehirler inşa e...