En kısa geceye,
Tüm sokağın sessizliğe büründüğü bir gece vakti balkon demirlerine uzatmışsın ayaklarını, sen susmuşsun ama konuşmaya devam etmiş kafanın içi, romantik şarkılar sırası ile çalarken minik bir esinti saçlarını hareketlendirmiş, tamam demişsin bugün de huzurlu bir ana kavuştum.
Bu saate yürümek mümkün olsaydı şimdi, ellerini avuçlarında kaybetmek isteyeceğin bir el içinde.. tadına doyamayacağın bir an filizlenirdi.
Beklemekle geçen ömrüne güzel bahçelerden kiraz toplama hayali biçmişsin de dağılan saçlarını kulağının arkasına iliştirilmiş o el sanki.
Güzelliklerin bile damakta kekremsi bir tat bıraktığı yaşlara geldik, korkumuz mu bizi tetikte tutan hüznümüz mü? Kemiklerimize yapışmış varoluşsal üzüntülerden sıyrılmak mümkün kılınsaydı da bir ucundan tutardık kederi, biliyorum. En sevinçli hislerde dahi bırakmıyoruz benliğimizi oluşturmuş kırgın ezgileri.
Gerçek olacağını bilmediğimiz bir ömürü beklemek, umut mudur sabır mı bilinmez. Biz planlar yaparken bize hazırlanana razı olmak bazen zor gelse de.
Bitti dediğim yaralarım yeniden çıkmış mesela, önce müthiş üzüldüm sonra kendime kızdım sonra da dedim ki "Sen ne yaparsan yap bu yaralar yeniden fışkıracak teninden. Kalbin dalgalı bir suda bata çıka karadan uzaklaşıyor, nereye gidiyor ikimizde bilmiyoruz. Rotasını seçmeyi bıraktığımız her şey gibi, belki karşıda uzun boylu ağaçları olan bir ada vardır ve kalbin oraya doğru ilerlemeye çalışıyordur. Elbette su üstünde duracak, arada su yutacaksın. İşte bu yaralar da sana rüştünü ispat edecek. Kendini su yüzeyine çıkarıyor ki sen yarısına kadar geldiğin yollardan geriye dönme. Onun için mücadele et, iyileştir kendini. Sen istemedikçe kimse iyi edemez seni.."
İnatla neşesini korumaya çalışan ama manasız bir keder yapıştı üstümüze. Akıntıya karşı, yalnız, yorgun..
- dikkatini çekmeden kimsenin-
Sarılıp öpmek mümkün olsaydı kendi omuzlarımdan, ben yine de o öpsün isterdim. Biraz korkak, biraz hevesli bir duygu karmaşasında.
Böyle yorgun argın yaşayarak yıllarım geçti. Dik duracağız, belli etmeyeceğiz diyerek yıllarım geçti. Kadın gibi yaşamayı ertelemek zorunda kalarak yıllarım geçti. Her zorluğu ben hallederim, diyerek geçip gitti..
Oysaki masamda oturmasını istediklerime gül şerbeti hazırladım, hırkalarını ördüm sevgiyle, nasibime beklemek düştü.
Yorumlar
Yorum Gönder