Kayıtlar

Haziran, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mandalina kabuğu yeşili

Resim
  Kendime kenarları oyuklu bir kül tablası alırım belki, belki de teker teker kırar atarım sigaraları.  Arafta olmak böyledir. Bir şeylerin kıyısını görmüşler bilirler. Şükür ile isyan arasında gözle görülmeyen ince bir sınır vardır ya hani. Üzerinde durmak mümkün kılınmaz. Muhakkak ki bir adımla çizgiden çıkmak gerekir. Şükür, elbette ciğerlerime dağ havası dolduracaktır. Yakın olmayan bir geçmişten, bir görüntü belirdi gözümde geçen gece. Cenazesi üst üste gelmiş bir hikayeyi dinlerken; dedeme -o henüz ölmeden önce- ördüğüm bir bere vardı, onu hatırladım . 15 yaşında bir kız çocuğu için dedesinin saçlarını okşandığı o ilk an.. unutmak istesem unuturdum, diyemiyorum. Benim süper gücüm hatırlamak. Ama ne demişti şair;  "Hayat hatıradır, unutursan ölürsün." * Kafamın içinde konuşanların sayısı azaldı, ama hala konuşmaya devam ediyorlar. Garip! Bunca yıldan sonra düşüncelerimin benimle konuşmaya başlaması. Uzun süreli yalnızlık, insanın aynada gördüğü yüze gülümsemesini bi...

En kısa geceye,

Resim
Tüm sokağın sessizliğe büründüğü bir gece vakti balkon demirlerine uzatmışsın ayaklarını, sen susmuşsun ama konuşmaya devam etmiş kafanın içi, romantik şarkılar sırası ile çalarken minik bir esinti saçlarını hareketlendirmiş, tamam demişsin bugün de huzurlu bir ana kavuştum. Bu saate yürümek mümkün olsaydı şimdi, ellerini avuçlarında kaybetmek isteyeceğin bir el içinde.. tadına doyamayacağın bir an filizlenirdi. Beklemekle geçen ömrüne güzel bahçelerden kiraz toplama hayali biçmişsin de dağılan saçlarını kulağının arkasına iliştirilmiş o el sanki.  Güzelliklerin bile damakta kekremsi bir tat bıraktığı yaşlara geldik, korkumuz mu bizi tetikte tutan hüznümüz mü? Kemiklerimize yapışmış varoluşsal üzüntülerden sıyrılmak mümkün kılınsaydı da bir ucundan tutardık kederi, biliyorum. En sevinçli hislerde dahi bırakmıyoruz benliğimizi oluşturmuş kırgın ezgileri.  Gerçek olacağını bilmediğimiz bir ömürü beklemek, umut mudur sabır mı bilinmez. Biz planlar yaparken bize hazırlanana razı ...

İç Konuşmaları - V

Resim
 Senelerce aynı yolu gidip gelmek gibi yaşam. Her gidişte farklı bir değişiklik olduğunu sezecek kadar iyi tanımak o yolu, çatlaklarını görmek, yolun kenarında bütün görkemi ile kendine hayran bırakan kalenin her geçen sene giderek erimesini izlemek, suların çekildiğine üzülmek ve mezarlıkta ziyaret ettiklerinin sayısının artması. Her gidişte dün gibi anılardan konuşmak ve asla bir öncekinde bulduğun sevinci bulamamak. Bir eşikten geçince çocukluğuna dönmek. Zaman makinasında yolculuk etmek gibi. Her birimizin bir yere savrulduğu bu yaşam mücadelesinde bir masaya sığmaya çalışmamız. Daha mı çok gülerdik eskiden, şimdi daha çok mu susar olduk? Yemeden doyduğumuz günler gelmiş, biz hiç fark etmemişiz. Sıkıca sarıldığımız her an için birer gözyaşı akıttık. Daha dün çocuktuk bugün çocuk sever olduk. Elinde büyüdüğüm herkesin yüzünde yaşlılık çizgileri oluşmuş, görmek istemediğim için bununla yüzleşmeyi hep ertelemişim kendi içimde. Ölümü hatırlamak için mezardan ot mu çekmemiz gerekiy...

İç Konuşmaları - III

Resim
 İnsanın kendine verdiği zararı onarmak, mümkünsüzlük kıyısıdır. Altın yaldızlı, parlak bir kapının eşiğinden geçmeye benzer; korkunç bir ihtişamın gölgesinde, genişlemiş bir yüzü görmek gibi. Ve unutmayın ki hatıralar yaradır. Yüzünü gülümsettiği anlarda dahi içinizi sızlatır. Oysa tüm kusurlarımızı kabul etmiştik ve noksan gördükleri yönlerimizi. Yine de hepiniz bir parça değişmemi istediniz benden. Değiştim, o zaman da ilk siz terk ettiniz beni. Yerini bulamamış insan çaresizliktir, bilirim. İnsan ne zaman bırakır küçük bir çocuk gibi dizlerinin üzerine kapanıp ağlamayı? Sizin vicdanınıza erişmek için küçük bir çocuk mu olmalı? Yitip gitmeli mi dünyadan? Nefes almanın kıymetini bilmeyenlerin dünyasında, kokumuz akıllarda kalsın istiyoruz. Öyle tam teslimiyette kalmadan, adam akıllı sevilmeden, hiç anlaşılmadan ölüp gidecek miyiz? Anlatacak onlarca şeyi beynimizin duvarlarında gezdirmekten ötesine geçemeden, bir köşede yitip gidecek miyiz? Mutsuz ölürsek kimsenin haberi olmayacak...