İÇ KONUŞMALARI - X


''Göğe baktım yerli yerinde, haydutlar, dalavereciler yerli yerinde. Vurguncular, hayınlar, vurdumduymazlar öyle. İyi dedim, içim rahatladı. Düzen bozulmamış dedim. Tenhaca bir bölgeden şehre girdim.'' (Büyük Ev Ablukada )




Elbet bir gün, bizimde bahçemizde açar çiçekler. Gözlerini kapat sevgilim. 

İçin mi yoruldu, 

Ama demişti ninem bir tek Allah'a yük olmazsın bu hayatta; insan eti derdi ağırdır, taşıyamazsın.

Yüreğini kalbinde taşımak da ağır gelirmiş insana, ama yük dersem dilim olsun lal,

Okuduklarımdan var bir öğrendiğim, herkese bitti o hikaye diyeceksiniz lakin bitmediğini içten içe bileceksiniz mesela!

Ben intikam almam acılarımdan ve herkes her şeyi bile isteye yaptı!

Herkes devam ediyor yaşamına bak buradayım! Demir attım adını bilmediğim kıyılara komşu olan bu iskeleye,

Gel zincirlerimi birlikte çözelim.,

Kaldım.

Sonra yeşeremedim, çiçek açamadım, üç farklı bahar gördü dallarım.

Hem sonra ne kadar iyi olursak olalım birilerinin hayatlarındaki kötüler biz değil miyiz?

Herkes yaptığı seçimlerle mutlu olmadığında seçenekleri değiştiremediğimiz koşullara hayat diyorlar,

- her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği, derdi Turgut Uyar.

Çok yakın bir günde çıkmak istediğim yollar var.

Yollar var ama insan gidemiyor ki kendinden, kendimi ağır bir bavulu sürükler gibi sürükledikten sonra ne önemi var yola çıkmamın, dedim, erteledim.

Bu arada beni böyle ayak üstü sevecekseniz sevmeyin, ben kölesiyim inceliğin.

Gönlünün eşi bulan garip değildir.

Bazen sadece yıllara içeriz, bazen yıllar keşke geri gelse diye bazen de yitirdiğimiz her anın varılmamış kıymetine.

Ne kadar tutacağım bu gül uğruna dikeni?

Benim solmuş gülüme hangi kuyunun suyu iyi gelecek?

İnsan bazen de en kötü yolu seçer, bazen iyi söze aldanır, aldanmak ister çünkü.

Hiçbir yere ait olmayanlar birbirlerini gözünden tanırlar, onlar ki her yere aitmiş gibi davranmayı en iyi bilenlerdir. 

Seneler geçti, bak yaralarım burada, içi kanlı yaralarım. En çok kendime açtığım yaralarım kanıyor, insan en çok kendine zarar veriyor, insan sadece kendi yarasını saramıyor.

Eski acıları geride bıraktım desem de inanma,

Çünkü neden hala beni seçtiğinin cevabını alamadım.

Olmayacak ne var, olur gibi olmasaydı da razıydım.

Ama kördür gözlerim.

Gözlerimi bir şehrin kapısında bıraktım. 

Acı çektim, öğrendim, değiştim.

Güneye giderken dinlemek için bir şarkı listesi bile yapacaktık halbuki!

Aldım o taşı, ekledim yoluma, nasıl bırakırım taşı orada, ardımda, onu nasıl bırakırım başka bir yolun kenarına?

Dedim ya bir yere ait olmamakla her yere ait olmak aynı şey değildir.

Yaran kabuk bağlar bağlamaz dön..

Tenhadır sığındığım bütün kıyılar, ve sen yaşamaktan yorulanları sev.

O, yalnızca vardı, orada. Yaşamın içinde bir yerde.

Hani dilediğimiz yedi renkli yaz yağmurları, neredeler.

Ya yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa, ya da  ''vakti vardıysa, onu beklemeliydi''

Yazdıklarım okumak istediklerimdir.

Sevmem sevilmeyi istediğim biçimdedir.

Sanma ki yolcular sadece bavullarını alarak giderler bir şehirden. Giderken bana verdiğin güvercin ürkekliğini götürdüm, yağmur ferahlığını, kardelen cesaretini..

Acı biberdir, el kapısı.

Öyle yoruldum ki, yoruldum dünyayı tanımaktan. saçlarım çok yoruldu.

Çok uçlu özbiçimsel bir yalnızlık.

Şükrü Erbaş der; kimseye acı vermemek için kırk yerinden kırılan inceliğim,

Bazen diyorum ki acaba bu kadar okumak, bu yazmalar, bu ezgiler..  acaba bilmeseydim acı çekmenin derinliğini, değişir miydi kanı yaramın!

Tanrım! nereye gideyim?

Herkes gidiyor bak ben buradayım, tek tek gidenleri izlemeyi de yazdın mı kaderime?

İnsan unutmuyor tanrım, sadece sen biliyorsun böyle içi boşaltılıyor sanki duygularının da içine kum koyuyorlar gibi bir ağır boşluk,

- geçer bu güzellik sana da kalmaz, daha neye bağlı güm anın dağlar,

İlla yanlış olması mı gerekir kalbimi kıran şeylerin? bazı gerçeklikler kalbimi baltalıyor.

Bu bedel ki herkes ödeyecek, yalnızlık bedelidir her ruhun.

Biraz bulanık, biraz yerini bulamamış,

* korkmayın benden güvercinler.. 


Konu buralara hiç gelmemiş olsaydı, yazmayacaktım kimseye.



Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Denize dökülen bir pınar gibi,

Kanadın da kaderi kırılmak,

Tanıdığım bir ağaç var,