SIDKÎ BABA (PERVANE/ ZEYNEL ABİDİN)

Oğuzların Bozok koluna bağlı Dede Garkın aşireti ve ocağından gelen Sıdkî Baba'nın asıl adı Zeynel Abidin'dir.



Henüz altı yaşındayken “Pervane” mahlasıyla şiir söylemeye başladığı rivayet edilmektedir. Zeynel Abidin'in adı artık Pervane'dir ve Pervane on iki yaşında annesinin izin vermemesine rağmen evden kaçar ve gönlüne düşen hak aşkı uğruna şanını duyduğu Hacıbektaş-i Veli Dergâhına gider. Dergahta şeyhi olan Feyzullah Efendi’nin vefat etmesi üzerine dergah postuna Feyzullah Efendi’nin  oğlu Cemalettin Efendi oturur. Sıdkî, aynı zamanda medrese arkadaşı olan mürşidi Cemalettin Efendi’ye gönül bağı ile bağlıdır. Kendisine on dört yaşındayken “Pervane” mahlası yerine, “Sıdkî” mahlasını veren kişi de Cemalettin Efendi'dir.


 Sıdkî; “On dört yıl dolandım pervanelikte/ Sıdkî ismin buldum divanelikte” dizelerinde -ve  birçok şiirinde de- bu mahlası alışını konu etmiştir.


"Cemaleddin hünkâr dil-i sâdima

İrşad ile Sıdkî dedi adıma

Hasılı yetirdin her muradıma

Ya Rabbena şükür elhamdülillah."


63 yıllık ömrünün 51 yılını Hacıbektaş-i Veli Dergâhına hizmet ederek geçiren Sıdkî Baba, 1928 yılında hakka yürümüştür. Kabri de Merzifon'da bulunmaktadır. 

Sıdkî Baba on iki telli sazını zaman zaman ucu sivri bir kılıç gibi kullanmıştır. Halk dilinde eserler verirken, eserlerinde de halkın hayatını temel almıştır. Hakkı, haksızlara karşı korumuş ve savunmuştur.  Şiirlerinde sadelik içeren bir doku barındıran Sıdkî Baba; Alevi-Bektaşi geleneğinin tüm gelenek ve temellerini de yaşatmış ve bu kültürel dokudaki yerini hiç kaybetmemiştir. Şiirleri, deyişleri ölümsüzleşmiş ve günümüze kadar gelmiştir. 



‘’Merzifon'dan seyreyleyin obayı

Kılavuz eyleyin bad-i sabayı

Hem ziyaret edin Pir-i babayı

Hoştur o sultanın hali turnalar turnalar’’


Bektaşi tarikatına bağlı olan Sıdkî Baba eserlerinde, Ehl-i beyt sevgisi, Hz. Ali ve Hacı Bektaş’a bağlılık konularına yer vermiştir. Eserleri cem ritüellerinde semah, düvaz imam ve tevhid nefesi olarak icra edilmiştir. 


*

''Sıtkı'yam Çekmişem Gayet Zarı Ben

Dilerim Ki Muradıma Erem Ben

Bir Hayırsız Yar Elinde Kaldım Ben

Ağzımda Dillerim Yandı Ha Yandı''


Âşık Veysel’in etkilendiği şairlerden birisinin de Sıdkî Baba olduğu söylenmektedir. Âşık Veysel, gözlerini kaybettiğinde babasının eline bir saz verdiğini; Pir Sultan Abdal, Âşık Veli, Hüseyin, Kul Sabri, Kemter Baba ve Sıdkî’dan derlediği şiirleri kendisine ezberlettiğini söylediği bazı kaynaklarda da yer almaktadır.

Ali Ekber Çiçek tarafından seslendirilen ve “Haydar Haydar” adlı eserin sözleri de yine Sıdkî Baba’ya aittir.  “on dört yıl dolandım pervanelikte” olan dize  Sıdkî Baba’nın önceki mahlası olan “Pervane” mahlasını tam on dört yıl kullandığını söylemektedir ancak Ali Ekber Çiçek tarafından o dize “on dört bin yıl gezdim” şeklinde okunmuş ve bu şekilde dile indirgenmiştir. 


ESERLERİ;

- Başım Açık Yalın Ayak Yürüttün

- Nura Düş Oldum (Haydar Haydar)

- Zülf-ü Kâküllerin Amber Misali

- Ayrılık Hasreti Kar Etti Cana

- Pervaz Vurup Arş Yüzünde Dönünce (Turnalar Semahı)

- Efsane (Bir Zamanlar Efsane Yeldim Cihanda)

-Yar Delisiyim (İçtim Aşk Meyini Oldum Bir Mana)

- Aşk Atına Süvari Olan Aşıklar

- Ne Haldir (Ey Erenler)

- Severim Sultan Cemali

- Gönül Gitmek İster (Bulunmaz)

- Mahlasım Pervane gezdim bir zaman


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Denize dökülen bir pınar gibi,

Kanadın da kaderi kırılmak,

Tanıdığım bir ağaç var,