AB-I HAYAT SUYUNU İÇMİŞ ADEMOĞLU
''Yaradan Allah, Nübüvvet-i Muhammed, Velayet-i Ali aşkına, dertlerimize derman, hastalarımıza şifa, dilden dileklerimiz, gönülden muratlarımız için, dara, zora yetişen Hızır için,
Allah, Eyvallah''
Rivayete göre, günlerden bir gün Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin hastalanır. Bu durum karşısında da Hz. Ali ile Hz. Fatıma, çocuklarının iyileşmeleri ve ayağa kalkmaları için adak orucu tutmaya niyet ederler. 3 günlük oruca niyet etmişlerdir ve bu süre içeresinde ilk gün tam da iftar vaktinde kapılarını yoksul bir adam çalar ve onu gördüklerinde yemeklerini bu yoksulla paylaşırlar. İkinci gün yine tam da iftar vakti kapıyı öksüz bir çocuk çalar ve bu kez de yemeklerini bu çocuğa vererek onu yolcu ederler. Üçüncü gün ise iftar vaktinde kapıyı çalan bir esirdir. Bu kez yemekleri bir esire nasip olur. Ve böylece Hz. Ali ile Hz. Fatıma üç gün sadece su içerek iftar yapmak ve oruçlarının açmak durumunda kalmışlardır.
Ve inancımız öyledir ki; Ehlibeyt ’in kapısına farklı kıyafetlerde gelen kişi Hz. Hızır’dır. Bu sebeple Alevi inancında üç gün arka arkaya oruç tutulur ve bu oruç “Hızır” adıyla anılır. Ancak Alevi inancında da tutulan oruçlar, Hızır yahut bir başkası için tutulmaz. Bütün ibadetlerde olduğu gibi Hızır orucu da Allah rızası için yerine getirilmektedir.
''gözü kör olana ne yapsın Hızır,
gözü görenlere her yerden hazır''
Aleviliğin yazılı ve sözlü kaynaklarında Hızır’ın Bozatlı olduğu hususunda bilgiler mevcuttur.
Yunus Emre, Hızır’ı ''Bozatlı Hızır'' olarak nitelemiş, denizde zorda kalanlara yardım ettiğini ve ölümsüzlük suyundan içtiğini şu mısrasında bize anlatmıştır;
“Demir boz ata bindim deniz üzre yürüdüm
Hızr ile hayat suyun içiben kanan benem”
Bektaşilikte on iki posttan biri olan mihmandarlık postunun sahibinin Hz. Hızır olduğuna da inanılmaktadır. Hz. Hızır bazı durumlarda Hz. Ali’nin bir adı olarak da kullanılmıştır.
“Mihman Ali’dir” kelamı buna dayanmaktadır. ''Misafir olan Hz. Ali'dir'' manası farklı kılıklara bürünerek kendini insanlara gösteren, onlara adeta tanrı misafiri olan Hızır'a bağdaştırılmıştır.
Hızır'ın bilinen bir kerameti, bir nişanı vardır. Hızır, darda, zorda kalana, çıkmaza düşene, yardıma ihtiyacı olana yardım eden bir nebidir. Her nerde çağırılırsa orada hazırdır.
İnanış öyledir ki Hızır başkalarının kılığına bürünebilir. Bilgelik ve hikmet sahibidir. Ölümsüzlüğe ulaştığı düşünülmektedir. Kıyamete kadar da yaşamaya devam edeceğine inanılmaktadır. Onun varlığına inanan kişiler, zor anlarında birden bire ortaya çıkıp içine düştükleri sıkıntılarını Allah'ın izni ile giderecek olanın Hz. Hızır olduğunu bilirler.
İnsanlara göründüğünde o kendini tanıtmadığı müddetçe kimse onun Hızır olduğunu bilemez. Öyle ki göründüğü insanları adeta sınavdan geçirir. Bazen bir derviş olur , bazense bir yoksul kılığına bürünür. Daha çok darda kalan insan kılığına büründüğü, karnını aç olduğunu söylediği ve iyilikle karşılık gördüğü insanları ödüllendirdiği bilinmektedir. Aksi durumda ise kendini kovup açlığını gidermeyenleri cezalandırdığı da söylenmektedir. Bazen kör olarak tarif edilen Hızır'ın gören göze ihtiyacı yoktur, çünkü biliriz ki o kalp gözüyle tüm kainatı görür.
*
Nice Ulu Sular Arktan Kesildi
Aktı Kör Pınarlar Ne Çaylar Oldu
Ya Hızır Ya Hızır Ne Çaylar Oldu
Hak yolunda tutulan oruçar kabul ola Hızır yâr ve yardımcınız olsun
YanıtlaSil🌹🙏
Sil