KAYGUSUZ ABDAL
''Ey Kaygusuz, halin nola, gitmez isen dogru yola,
Hak kerem etse bir kula, Hakikat ayan değil mi?''
Kaygusuz Abdal, Türk edebiyatında tasavvufa ve Alevi-Bektaşi geleneğine gönül vermiş mutasavvıf(kendini Allah’a adayan) halk ozanımızdır. Asıl adı Gaybi’dir. Kaygusuz Abdal, Hacı Bektaş-i Veli’nin yolundan giden Abdal Musa’nın müridi olarak kırk yıl tasavvufa hizmet etmiştir.
Gaybi’nin hayatı hakkında ki bilgilerin hemen hepsi Bektaşi menkıbelerine dayanmaktadır.
Bu menkıbeler de Gaybi’ni Abdal Musa'ya bağlanışını anlatan hikaye de bulunmaktadır;
Gaybi, kendini hak yolunda adamış ve bu uğurda hizmet etmiştir. Kerametleriyle hastaları iyileştirir, savaşlar kazandırır ve dert çekenlere derman olurmuş. Alaiye Beyi’nin oğlu olmasına rağmen, ne babasından kalacak tahtta gözü varmış ne de dünya malında. Tek dileği Hacı Bektaş-i Veli’nin dervişi olan Bektaşi piri Abdal Musa Sultanın yanında kalıp yola girmekmiş. Derken günlerden bir gün Alaiye (Alanya) beyinin oğlu olan Gaybi avlanırken attığı okla bir geyiği koltuğundan vurur. Yaralanan geyik kaçmayı başarır Gaybi ise arkasından koşar. Geyik can havliyle kaçarken Abdal Musa'nın tekkesine girer ve Gaybi de hemen arkasından tekkeye girer. Dervişlere geyiği sorar ve görmedikleri cevabını alır. Gaybi geyiğin içeri girdiğini bildiği için münakaşaya tutuşur derken Abdal Musa gelir ve koltuğu altından kanlı oku çıkararak Gaybi'ye gösterir. Oku tanıyan Gaybi Abdal Musa'ya bağlanır. Alanya beyi oğlunu tekkeden almak, ayırmak ister ancak Gaybi, piri Abdal Musa'dan ayrılmaz.
Piri Abdal Musa,Gaybi’ye ‘Gaybi kaygudan kurtuldun, Kaygusuz oldun artık’’ diyerek, Kaygusuz mahlasını layık görmüş ve bu mahlası kendisine vermiştir. Ve o günden sonra Gaybi ‘’Kaygusuz Abdal’’ olarak anılmıştır. Artık o bu yolun dervişi olmuştur.
*
Ali'm almış Zülfekarın destine
Sallar durmaz Yezitlerin kasdına
Tümen - tümen Gene Ali'nin üstüne
Sırlar gelir şahım Abdal Musa'ya
Benim bir isteğim vardır Kerim'den
Münkir bilmez evliyanın sırrından
Kaygusuz'am ayrı düştüm pirimden
Erler gelir şahım Abdal Musa'ya
Kaygusuz Abdal, Bektaşî erkannâmesi üzerinde bazı düzenlemeler yaparak Bektaşîliğin ilk "erkannâmesini" hazırladı. Böylece Bektaşîlik Tarikatı’nın ilk “tüzük yapıcısı” Kaygusuz Abdal olmuş oldu.
Kaygusuz Abdal, Abdal Musa’ya 40 yıl hizmet verdikten sonra yanına 40 abdal alarak Alevilik-Bektaşilik geleneğini yaymak amacıyla dergâhtan ayrılmıştır. Bu amaçla Mısır‘a gitmiş ve kerametleriyle Mısır sultanın gözünü doldurmuştur. Sultan ona ve abdallarına Nil Nehri kenarında dergâh inşa ettirmiştir. Bu dergâhta Kaygusuz adı dillere destan olmuş ve sayısız müridi olmuştur.
Sonrasında ise pek çok yeri dolaşmış ve hacca gitmiştir. Hacdan dönüşünde Hz.Ali ve Ehl-i Beyt imamlarının kabirlerini ziyaret etmiştir. Sonrasında 40 abdalıyla birlikte Abdal Musa’nın yanına geri dönmüştür. Menakıbnamede yer alan Kaygusuz Abdal’ın yaşamına dair bilgilerde yaşamının geri kalan kısmına ait herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Kaygusuz Abdal, Bektaşiler arasında büyük saygı ile anılır ve Bektaşi uluları arasına girer. Hemen bütün Bektaşi tekkelerinde bulunan ve Kaygusuz Abdal'a ait olduğu kabul edilen bir resimde, bir yılan, bir akrep ve bir aslan, ayaklarının dibine yatarak ona boyun eğmiş görünürmüş.
Didaktik şiir tarzını benimseyen Kaygusuz Abdal, mesnevilerinde lirik bir anlatım benimsemiş ve hece ölçüsü ve aruzu kullanmıştır. Eserlerinden anlaşılacağı üzerine iyi bir öğrenim görmüştür. Didaktik türdeki eserlerinde açık ve yalın bir dil kullanmıştır. Özellikle hece ile yazdığı şiirlerde ve nesirlerinde güzel bir Türkçe kullanmıştır. Nükteli ve iğneli bir üslubu vardır. Alevî-Bektaşî Türk şiir geleneğini sürdürmüştür. Yunus Emre’nin yolundan yürüyen Kaygusuz Abdal’ın bazı şiirlerinde alenen Yunus Emre'nin etkileri görülmektedir.
Rivayete göre, Kaygusuz Abdal 1444 yılında Mısır’da yaşama gözlerini yummuş ve vasiyeti üzerine Mısır’daki tekkesinin yanındaki Mukattam adındaki mağaraya gömülmüştür.
Günümüzde Kaygusuz Abdal, Alevi-Bektaşi geleneğinin kurucusu olarak saygıyla anılmakta ve tekkelerde Kaygusuz Abdal’a ait bir resim muhakkak duvara asılmaktadır.
Topkapı Sarayı Müzesi’nde Levnî tarafından yapılmış Kaygusuz Abdal’ın bir minyatürü de bulunmaktadır.
Kaygusuz’um günahıma
Kalmayasın Şah aşkına
Kaldır perdeyi aradan
Görem seni nice Tanrı
*
Neden bu kadar Turkluk vurgusu var yazilarinda? Iki kitap oneriyorum: Ayhan Yalcinkaya "Kavimkirim Ikliminde Aleviler"; Ayfer Karakaya-Stump " Vefailik, Bektasilik, Kizilbaslik"
YanıtlaSil