GÜZEL ATLAR DİYARI
Yüzyıllar boyunca hakkında pek çok hikaye anlatılan üç güzellerin en çok bilinen efsaneleri şöyledir;
Kapadokya kralının güzeller güzeli bir kızı varmış. Bu kız gönlünü bir çobana kaptırmış. Ancak babası evlenmelerine müsaade etmemiş. Ancak kız sevdiği adamla evlenmek için bir yolunu bulup kaçmış. Velhasıl zamanlar geçmiş lakin babası izlerini bulmaları için çobanın peşine taktığı askerlerinden yeni doğan torununun peşine de düşmelerini istemiş. Efsaneye göre ise ölmemeleri için bir mucize dileyen prenses, çoban ve çocuğun birer taşa çevrilmelerini dilemiş.
En önde duranın çoban, aradakinin çocuk ve en arkada yer alanın ise prenses olduğuna inanılmış.
Bir başka efsaneye göre ise,
Aile ve bereketi sembolize ettiğine inanılan üç güzellere, çocuğu olmayan ailelerin ziyarete gelerek Peribacalarının yan tarafındaki yokuşu 7 kere inip çıkmaları ile çocuk sahibi olacağına inanılırmış.
Yine bu zamana kadar anlatılmış içli bir söylenceye göre ise,
Zamanın birinde dünyada başları yüksek dağlara denk olan korkunç devler yaşarmış. Bu devler kızdıklarında dağların tepesinden insanların üzerine ateş dalgalarını gönderirlermiş. İnsanlar bu devlerden çok korkar ve onları kızdırmamak için ne gerekiyorsa yaparlarmış. Ama yine de bu devler insanlara kızarmış ve kızdıkları zaman da oturdukları dağların tepesinden insanların üzerine korkunç gürültülerle ateş dalgalarını göndermeye devam ederlermiş.
Günlerden bir gün yolu Kapadokya’ya düşen peri padişahı insanlara yardım etmek için perilerini toplamış. Periler günlerce çalışarak devlerin attığı ateşi kar ve buzla söndürmeyi başarmışlar. Devlerin yer altına girmesiyle insanlar ve periler arasında bir bağ bir dostluk oluşmuş. İnsanlar kaya içlerine oydukları mağaralarda yaşarken periler de sivri kayalıkların üzerindeki küçük odacıklarda yaşamaya başlamışlar.
Kapadokya kralının oğlu Revan ile peri padişahının kızı Gül Peri’nin aşkı dillere düşmüş ve bu aşka karşı gelen insanlar perilerle savaşma kararı almışlar. Peri padişahı ise savaşıp insanları yok etmek yerine Kapadokya’yı terk etmeye karar vermiş. Ancak insanların devlerle baş edemeyeceğini de düşünerek tüm perilere güvercin olmalarını emretmiş. Onlara burada kalmalarını söylemiş. Gülperi de beyaz bir güvercine dönüşmüş ve her gün Revan’ın odasının penceresine konuyormuş. Revan tüm bu olanlardan bir haber, penceresine konan güvercini avuçlarının arasına alıp Gül Peri’ye duyduğu hasreti, şefkatle sevip okşadığı bu güvercine anlatırmış.
Yorumlar
Yorum Gönder