Kayıtlar

Nisan, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tanrıya Koşarken

Resim
 Beni aldı bir menzile bıraktı. Kör bir kuyunun dibine attı. Karanlık gecelere sürgün eyledi. Beni al Tanrı! Vur başımı, giyotinden akan kanlar karışsın berrak sulara. Bağrıma kar getir Tanrı! Ululardan ulu Pirler yoluna niyaz eyle. Benim günahımı sür, dağ yamaçlarına. Ben bir kâhıra kurban olmuşum. Yakmışım kitaplarımı. Alnımın terini silmişim ellerimin tersi ile. Ben bir yiğit sevmişim; gözü görmez, ayağı tutmaz. Yüreği sakatlar arasından onu seçmişim. Ben bir semah tutmuşum. Turna kuşu ben olmuş, ben Turna yoluna kurban olmuşum. Ben Tanrı, ben hiç haram yememişim. Yine de piç demişler ardımdan. Soysuz demişler, yolsuz demişler. Konteyner diplerinde uyumuşum. Bir kuru ekmek için üç sokak öteye yalın ayak koşmuşum. Beni al Tanrı! Yaşamaya mecali kalmamış bu cânın. Bu can, sığdırmış evreni gönlüne de bir evin gölgesine sığınamamış. Yıl 1987. Neredesin Ey Tanrı! Ey fukaranın yegâne duası! Babamı alnının çatından vurdular karlı bir Şubat gecesi. Karlar kan, kanlar kar tutmuş. Annemin...

Visse, scrisse, amo

Resim
  Torosların başından bir rüzgar esti, geldi ve benim başımı döndürdü. Senelerdir üzerinde yaşadığımız bu topraklara yabancılaştığımız bir dönemden geçiyoruz biliyorum. Hâlbuki varmış ağaçların kokusu, ben 29'umda öğrenmişim. Başka şeyler hayal etmiştim kendim için.  Mevsimlerden Nisanı mı severdim Mayısı mı unuttum gitti. Bazı lezzetleri unuttum gitti. Bazı tarihler vardı önemi olan, ben hepsini unuttum gitti. Farkında olmadan hafızamın derinliklerinden bir yol açtım da sonu bir akarsuya varıyordu sanki oradan da suya karışıp uzaklaşıyorlardı benden.  Hiç kimseyle konuşmadan sohbet edebildiğimi keşfettim. Dinlediğim o şarkılar,türküler yani o ezgileri yazan  insanlarla anlamadığım bir şekilde bir bağ kuruyorum. Bana bir şeyler anlatıyorlar, en mahrem hikayeleri paylaşıyorlar benimle ve beni alıp yüzyıllar öncesinde bir sofraya götürüyorlar. Konuşuyoruz hikayeler benzer, duygular benzer, aldanışlar, aldatışlar, hayal kırıklıkları.. Yüzyıllar öncesinden başlıyoruz ayn...

dünyada murad almak yalan,

Resim
 Ve kendi kendine konuşmak bir beyaz parşömen üzerinde. Ve herkese olağan gelmesi tüm bunların. Apansız bastıran bir hazana benzer kaygı tufanı. Ve dinlediğin cefalı ezgide sıkışmak. Ve seneler geçmesi  nice dünlerin üzerinden. Biliyorum, merakımız duruyor merak ettiklerimiz değişti. Ve bizi merak edenler eksildi soframızdan. Kimi el koynunda, kimi toprak altında.  Sait Faik'in bir öyküsü vardı hatırlar mısın, adı " İpekli Mendil " . Hani sevgilisinin ondan ipekli bir mendil istemesi ve parası olmadığı için hırsızlık yaptığı öykü. Hani mendili alıp kaçarken söğüt ağacından düşüp öldüğü. Bir ipek mendil uğruna canından olduğu.  benim yaktığım tüm mumlar eridi, söndü. *  Oysa her şeyi yakıp yıkacak bir gücü bastırıyordum içimde, bunun gücüne direnmeyi öğrendim. Geçen gece arşivi kurcalarken iyileşme sürecini görmek için çektiğim yara fotoğraflarıma denk geldim. Geçen sene bu zamanlar, yorucuydu ve sancı tutardı kalbimi ve eğer yaralarımı görseydiniz merhametten ağ...