''KENTLER, YERLER, KUŞLAR''

Bazen ne konuşuyorum, bilmiyorum. Ne anlattım, nerede susmam gerekti. Bazen canım sadece durmak istiyor. Durup öylece bakmak, gördüklerimi kimselere anlatmamak, saklamak hep kendime saklamak; ama sonra koşmak, deli taylar gibi koşmak! Bir şeylere anlam yüklemekten yoruldum artık. Şu delicesine esen rüzgarın çam ağaçlarının dallarını savurmasına bile bir anlam yüklemekten; kuşların kanatlarına, henüz gelmemiş bahara, henüz gelmemiş yâra, bir şeylerin manasından mana çıkarmaya, gidemediğim yollara, hep bir hasret hep bir vuslat söndüremediğim bir ateş gibi bağrımın orta yerinde yanıp duran! ne yapmalı yani içindeki vahşi güdüleri çıkarıp ortaya mı atmalı? Bir şeyler okudum, bir şeyler izledim, bir şeyler dinledim olmadı. Bir şeyleri anlamlandırmaya, anladıklarımı anlatmaya çalıştım -ki dünya üzerinde, insanlara anlatmak kadar yorucu bir girişim olabilir mi, zannetmem! Ne anlattığımla ilgilenen kimse olmadı. Neyi anladığımla, neye yakındığımla, neyi özlediğimle ilgilenen ...