Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alageyik Efsanesi

Resim
      Dağ yamaçlarına kurulmuş köylerden birine atfedilmiş bu efsane. Dağlarda kekik olur, ceylan olur, geyik olurmuş. Geyik olurmuş da avcısı eksik olur muymuş? Bir yiğit yaşarmış bu dağ yamacındaki köyde. Adı Halil. Derler ki avcı Halil pek yaman imiş, elinden tek bir av kaçırmazmış! Derler ki Halil yiğittir, Halil can! işi gücü geyiklermiş bu yiğidin. Sırtına tüfeği attığı gibi dağın yolunu tutarmış. bir gün değil iki gün değil bazen öyle olurmuş ki haftalarca dönmezmiş geyik avından. O geri dönmezmiş lakin geride, pencere pervazında gecesi gündüzüne karışmış bir garip anası bir de gönlüne yaren sevdalısı varmış. Anası da yâri Zeynep de Halil'e yalvarır yakarırlarmış lakin Halil kimseyi dinlemez yine de ava çıkarmış. Her seferinde “Bu son olacak. Tövbeler olsun artık geyik avına” der, sonra yine bildiğini okurmuş. Hele iyi bir av yapıp, yüklendi mi sırtına geyikleri, değmeyin keyfine. Hemen köy meydanında bir ateş yakılır - bir ateş ki arşa yükselen- ne zaman ki alevi ...

GÜL DİBİNDE GÜL’İZAR

Resim
‘’Söğüdün dalında mor eşarp. Yel silsilesi tarumar etmiş obayı. Gül yüzlü, al yanaklı, can Gülizar. Kalbine hançer sapladın da Ulu divanın yolundan mı ırak edildin? De bana da Gülizar, dem-i devranda gurbette düşüşün nedendir? Saf bir meydir, bunun bir şişesi, gel Saki’n olayım, zahirine al katayım. Ben Gülizar’ımın yoluna kurban olayım. İlle de dersen ki has bahçaya koşayım. Selam eğle Kaf Dağının ardına. Söyle, vurmasınlar kuşları kanatlarından. Gözümün pınarından akıtacak yaşım tükendi. Gayrısına dayanmaz fukara göğünüm. Kör zindanlarda çürüdü eti insanoğlunun. Kuyuya atılan Yusuf gibi karanlığa gömülmedin mi Gülizar’ım?  Sabr-ı Cemil’den başka bir şey düşmedi payımıza. Tuz kadar sevdiğimiz babamız değil miydi, burnumuzdan tuzlu sular akıtan. Âdemlerin karanlığa saplanmış, karındaşının karnını deşmiş ya Hak! Bu canım kurban ola! Kulak veresin sana avuç açan yetimlerinin haykırışına. Sen ki var edensin, coşkun suları taş kayalardan akıtan, karlı dağ yamaçlarında güneş olup da doğ...

"Ozanlık bıçak sırtı bir yolda at koşturmaktır."

Resim
  Yüzyıllardır üzerinde yaşadığımız topraklarda çok iz bıraktık. Gül dalında biten diken de bizdik goncasına ağıt yakan bülbül de. Bu cihan-ı vahdette; Hz. Nuh’u tufandan, Hz. İbrahim’i ateşten, Hz. Yusuf’u kuyudan kurtaran Allah bize hayat yolları bahşetmiştir. Bu yollarda inançlar uğuruna bir düzen tutarız. Bu yollar ki bin bir çiçekli bahçe misali bir kültüre harmandır. Nice obaların bağrından kopup gelmiştir çorak topraklardan Anadolu’ya. Bir ağıttan, bir türküden bir öyküden çıkıp gelmiştir. Dağlar eritmiş, çöllere düşürmüş, saraylar fethetmiştir. O çağlardan bu çağlara devrilen, değişen ve her değişkende olduğu gibi bize atadan deden kalan kültür mirası da zaman içerisinde değişmiştir. Eskilerin inancında yazılı gelenek yerine âşıklık geleneği vardı ve Âşıklık geleneği, süre gelen zaman içerisinde temelini oluşturan aşıkları Seyyid İmâd'ed-Dîn Nesîmî, Yemini, Fuzûlî , Şah İsmail Hatai, Virani, Pir Sultan Abdal ve Kul Himmet’in 7 Ulu Ozan olarak anılıp tanınmasına vesile olmu...

BÂSÜBÂDELMEVT

Resim
  Merhabâ hoş geldin ey rûh-i revânım merhabâ Ey şeker-leb yâr-ı şirîn lâ-mekânım merhabâ (Merhaba, hoş geldin ey su gibi akıp giden ruhum merhaba. Ey şeker dudaklı, tatlı dilli dilberim, mekânsızım, merhaba.)  XIV. yüzyılda Azerî Türkçesi ile coşkulu ve lirik şiirler yazan Nesîmî'nin hayatı hakkında rivayetlere dayanan bilgilerle bezenmiştir. Seyyid Nesimi birçok divan şairini de etkisi altında bırakmıştır. Alevi-Bektaşi anlayışının gelişip yayılmasına çok büyük katkıları olmuş; Alevi Bektaşi geleneğinde önemli yer tutan, Alevilerin ‘7 Ulu Ozan’ ından biri sayılmaktadır. ‘‘Erenler şahtan gelirler Ali derler pirimize Onikimam erleriz Münkir ermez sırrımıza’’  Alevi-Bektaşi tasavvufunda Tanrı hiçbir yere sığmaz, tek bir yer vardır ki bu yer kâmil insanın gönlüdür.  Hz. Ali’nin peygamberden sonraki ilk kâmil insanı temsil etmesi, böyle kabul görmesi ve diğer kâmillerin ona bağlı olması Nesimi’ye de gönülden bağlılığı getirmiştir.  Nesimi der ki; ‘İnsan Tanrı’dır, ...